3 Eylül 2010 Cuma

Geçmiş-Bugün-Gelecek 1






Aykut Kocaman ile yeni bir sezona başlayan Fenerbahçe'nin bugün bulunduğu noktaya nasıl geldiğini,Aykut'un elindeki kadroya bakarak seleflerine nazaran şanslı mı şanssız mı olduğu değerlendirmek istiyordum bir süredir.Açık konuşmak gerekirse yazının başına ilk oturduğumda konunun bu kadar uzayacağını,her cümlede bir sezon daha geriye gitmek zorunda kalacağımı bilmiyordum.

En sonunda,teknik direktör değişiklikleri,gelen-giden oyuncular,sistem,teknik-taktik değişiklikleri ışığında,aklımda kaldığı ve futbol bilgim elverdiği düzeyde,zaman zaman genel,zaman zaman da öznel öğeler ile nacizane değerlendirdiğim 8 yıllık bir özet çıktı ortaya.Okunulabilirliğinin daha kolay olması için parça parça yayınlayacağım.

İlki ile başlayalım...

2002 Dünya Kupası'nda Türk Milli takımının elde ettiği 3.lük sonrası tüm ülkede yaşanan iyimser hava Fenerbahçe tarafına da yüksek dozda enjekte edilmiş,sezona -her zamanki Fenerbahçe geleneğine uygun olarak- yine çok büyük umutlarla girilmiş,bu doğrultuda 23 milyon dolar gibi bütçenin bugün bile karşılamakta zorlanacağı Ariel Ortega transferi gerçekleştirilmiş,forvet hattına Ponte Preta'dan Washington ile takviye yapılmıştı.Hali hazırda kadroda bulunan Revivo,Rapaic,Serhat,Ceyhun,Yusuf gibi takımın savunma yüküne herhangi bir katkısı bulunmayan oyuncular gözönünde bulundurulmadan yapılan bu transferler,her zamanki gibi taraftarın gözünü boyarken,çok farklı bir yönde ilerleyen günün futbol gerçekleri gözardı edilmişti.Transferin son günü Borussia Dortmund'dan -babamların jenerasyondan- Miroslav Stevic transfer edilirken,takımın kadrosuna Kartalspor'dan Volkan Demirel ve Sakaryaspor'dan Tuncay Şanlı da yeni Tarık Daşgün adayları olarak dahil edilmişti.

Büyük hedeflerle başlanan her sezonda olduğu gibi Fenerbahç,önce Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Feyenoord'a,ardından katıldığı Uefa kupasında da AIK Solna'yı geçip Panathinakos'a elenerek -topa Kızıltoprak'tan vuran Basinas'ın golü sonrası Rüştü'nün defansa kızması hala aklımdadır- evine dönmüştü.Bu facialar 6-0'lık Galatasaray galibiyeti ile unutulmasına rağmen, takımın ligde gösterdiği inişli çıkışlı grafiğe son halka olarak Diyarbakır deplasmanında alınan 3-0'lık mağlubiyet eklenince Werner Lorant'ın görevine son verilmiş yerine yardımcı antrenör Oğuz Çetin göreve gelmişti.İlk yarının son maçında Göztepe ile 0-0 berabere kalınması ile birlikte devre arasına lider Beşiktaş'ın 6 puan gerisinde giriliyordu. Devre arasında geldiği gün havaalanında ezilme tehlikesi geçiren Ortega bir gece ansızın ülkesine kaçmış,Washington'un sözleşmesi geçirdiği kalp rahatsızlığı yüzünden fesh edilmiş,Haim Revivo Galatasaray'ın yolunu tutmuştu.Giden oyuncuların yerine Tottenham'dan Sergei Rebrov,Spartak Moskova'dan Vladimir Beschastnykh,Gaziantepspor'dan Kemal Aslan,Arminia Bielefeld'den Erhan Albayrak ile sözleşme imzalanmıştı.Oğuz Çetin'in engin futbol bilgisi ile takımı düzlüğe çıkaracağına inanan Fenerbahçe yönetimi bununla da yetinmeyip ikinci yarıdaki bütün maçları kazanacağını ve şampiyon olacağını iddia ediyordu.İkinci yarıya daha önce ertelenen Beşiktaş maçında -Dünya'nın gelmiş geçmiş en soğuk günüydü o gün!- alınan 1-0'lık mağlubiyet ile başlayan Fenerbahçe,25.hafta Kadıköy'de oynadığı Altay maçını 1-0 kaybedince bir kez daha hoca değişikliğine gidiyor,takımın başına altyapı antrenörü Tamer Güney geçiyordu.

Lorant,Oğuz,T.Güney,23 milyon dolar,Ortega,Washington,Revivo,Rapaic,Serhat,Yusuf,Ceyhun kelimelerini birbirleri arasında hiç bir bağ olmadan,alt alta yazdığınızda bile ortaya çıkan anlam bozukluğunu farkedemeyen Fenerbahçe yönetimi,bütün bunların yanında takımın papazları ''Ogün-Apo-Ceyhun-Fatih'' çetesinin icraatlarının da önüne geçemeyerek çınarın dibe vuruşuna sebep olmuşlardı.Öyle ki,Fenerbahçe Tamer Güney yönetiminde çıktığı sezonun son maçı olan ligden düşmüş Göztepe karşılaşmasını bile kazanamayarak sonraki yıl Uefa kupasına katılmaya hak kazanamıyordu.

Fenerbahçe taraftarı tarafından putlaştırılan 6-0'lık Galatasaray galibiyetini bir kenara bırakırsak,bu sezona dair hatırlanmak istenen tek olumlu şey,sezon başında Sakaryaspor'dan transfer edilen hırslı,istekli ancak savruk,teknik-taktik bilgisi neredeyse hiç olmayan,doğaçlama hareket eden al yanaklı,uzun saçlı bir çocuktu.

Devam edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder